Köylülerden bir sözcük duymuştu Öğretmen. Sözcüğün içinde ürperti, yokluk, çaresizlik, ölüm vardı. “Zemheri” denen bu sözcük karakışı anlatıyordu. Gülümserken kendi kendine mırıldandı: “Zemheri kelebekleri…” Bazen o mezarlıktan havaya süzülen mavi dumanlar görür, ruh gördüğünü sanarak ürkerdi. Hemen pencere boşluğundan iner, perdeyi sıkıca kapardı. Pencereden gelen soğuğa aldırmadan dışarıyı izlemeye devam etti. Beyaz ve siyahtan başka renk yoktu. İki zıt güç gibi ama aslında birbirlerinin tamamlayıcıları, hatta birbirlerinin ruh ikiziydi onlar. Hani insanlarda farklı iki kişilik olur da aslında aynı insandır ya, işte öyle bir şey. Siyah ve beyaz, birbirinin içinde gizlenen ruh ve beden gibiydi! Ya da şöyle mi demeliydi; hamile kadın, aslında karnındaki çocuğun kızıydı, yani kendini doğuran kişi, aslında ondan doğacak olan kişiydi!

Benzer Kitaplar