2011’de başlayan Suriye Krizi, Arap Baharı etkisiyle demokratikleşme taleplerini içeren halk hareketi olarak tanımlanmış ancak kısa sürede iç savaşa dönüşmüştür. Bu süreç, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin ilk büyük kitlesel göç hareketliliğine de neden olmuştur. Varış ülkesi ya da transit – geçiş ülkesi araştırmalarının yoğunluğuna karşılık, göç kaynağı ülkeye odaklanması ve yerinde gözlem araştırmasına dayanması açısından, konuyla ilgili olanlar, araştırmacılar ve kamuoyu açısından önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Suriye kaynaklı göç hareketliliği, yaşanabilirlik kavramı açısından yeni bir dönemi haber vermektedir. Göç yönetimi uluslararası ve ulusal hukukun, sosyoloji ve siyaset biliminin ana kulvarlarından birine dönüşmektedir. Özellikle sosyolojik açıdan; Ortadoğu’da yaşanan ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkeye taşınan bu değişim, kent ekseninde “yaşanabilirlik” konusunu derinden etkilemektedir. Bu değişimin ürettiği göçün sadece, sınırın geçilmesinden itibaren, geçiş ve varış mekanlarında izlenmesi ise verisel ve yöntemsel eksikliklere yol açmaktadır. Bu kitap; Afrin’de ve Halep ile diğer vilayetlerde zorla yerinden edilmiş kişilerin (IDP) hareketlilikleri, bölge kentlerinde yaşanan değişim, altyapı sorunları, kamusal hizmetler ile kentsel yaşamın yeniden işlerliğinin kazanması gibi kilit konularda önemli nitel ve nicel verileri biraraya getirmektedir.