Sonra konuşuruz… Ne çok söyleriz bu cümleyi… Ama o “sonra” bir türlü gelmez ve sonraya bıraktıklarımız içimizdeki kumbarada birikir. Söze dökemediklerimizi içimize dökeriz. Dargınlıklarımızı ve kızgınlıklarımızı paylaşmadığımızda, hepsini içimizde yaşadığımızda, karşımızdakinin bundan haberi bile olmaz. Hepimizin iyi bildiği o hikâyedeki gibi tavşan dağa küser ama dağın tavşanın ona küstüğünden haberi olmaz. İşte tam da bu yüzden sorunlarımızı çözmek için iletişimi etkili kullanmalıyız. Ne de olsa sorunsuz bir hayat olamayacağına göre sorunlarla baş etme kapasitemizi artırmalıyız. Çünkü baş ettikçe baş edebilme inancımız da artar ve giderek anlarız ki başımız dertte değil, dertlerimiz başımızdadır. İnsana dair sorunların çözümü yine insandadır. İnsana dair dediğimiz zaman önümüze çok çeşitli bir menü çıkar; işte bu kitaptaki yazılar benim o menünün içinden seçtiklerim!