“Savcı Bey ile Osman Bey vuruldu !” Bunu duyan Turgut ve Aykut Alp başta olmak üzere gâziler adeta çıldırmıştı sanki. Dağ olup yıkarcasına alpler, Savcı ve Osman Bey’in yanında bitmişlerdi. Kesilen kollar, eller, dirhem dirhem düşmeye başladı. Pusat sesleri kulaklarda çınlıyor, inlemeler İkizce’yi yıkıyordu. Dağ taş o gün güneşe karşı tekbir getiriyordu. At kişnemeleri şehâdet getiren alplerin ve çığlık atan Bizans şövalyelerinin seslerine gark oluyordu. Osman Bey, ağasına ilk bakışında kan kustuğunu gördüğünde şehit olduğunu anladı. Hemen ağası Savcı’nın cansız bedeninin yanında aldı soluğu. Yavaşça başını kucağına aldı. Savcı Bey, boylu boyuna uzanmış gazâ yolunda kardeşini, beyini korumak için şehit olmuştu. Osman Bey, yaşlı gözlerle dile düştü. "Şehâdetini melekler mi haber verdi ağam ? Senin için yanardı da benim yanmaz mı sandın ağam?

Benzer Kitaplar